Arkadaşımla bayram
tatilinde nereye gidebiliriz diye
araştırma yaparken Zagreb ilgimizi çekti. Uçak saatlerinin uygunluğu, diğer turlara göre ekonomik fiyatı
ve yeni başlayan bir destinasyon olması
cazip geldi ve Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e gitmeye karar verdik.
Zagreb nüfusu
1 milyon civarında olan bir başkent. Böyle olunca ne trafik derdi var, ne tıklım tıklım toplu taşıma araçları, ne yoğun
kalabalık. Zaten genellikle çok gelişmiş tramvay sistemiyle veya yürüyerek istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. İnsana
huzur veren sakin bir şehir. Akşam 21.00’den
sonra pek kimse kalmıyor sokaklarda. Huzur vermesinin bir başka büyük nedeni ise yemyeşil
ve tertemiz doğası. Sadece Zagreb’de 72 tane park var diyeyim siz
anlayın. Park deyince öyle 5-6 m2 lik uyduruk
yeşillikler, içinde bir bank, bir
salıncak olan çakma parklar gelmesin aklınıza. Aşağıda resimleri var görünce
beni anlayacaksınız. Öyle temiz öyle bakımlı ki hepsi. İnsanlar hem birbirlerine, hem çevreye saygılı. Neyse bu konulara girersem sayfalarca
yazabilirim, en iyisi gezi notlarına dönmek J
Zagreb turlarının başlangıç noktası Büyük Katedral’in de bulunduğu Ban Jelacica Meydanı. Meydan gündüz saatlerinde oldukça hareketli. Alışveriş yapılabilecek dükkanlar, şık cafe ve restoranların olduğu Ilıca Caddesi burada.
Hemen arka tarafında Büyük Zagreb Katedrali ve Kutsal Bakire Meryem ve Dört Melek Sütunu bulunuyor.
Biraz
yürüdüğünüzde meşhur Dolac Pazarına ulaşıyorsunuz. Pazar hergün saat 14.00’e kadar kuruluyor. Hormon ve
kimyasal ilaçların, yabancı tohumların
kullanımı yasak olduğundan, gerçek organik ürünlerin mis kokuları arasında
kendinizden geçiyorsunuz. Ürün satanlar
genelde kadınlar. Öyle bağırış çağırış
kargaşa yok. Merdivenlerden çıktığınızda pazarın devamında rengarenk Çiçek
Pazarı sizi karşılıyor. Saat 14.00 civarı Pazar toplanıyor ve temizleniyor.
İnanın yerde ufacık bir meyve kabuğu bile kalmıyor.
Yine
yürüyerek gidebileceğiniz mesafede Ortaçağ
Gradec Şehri'nin doğu kapısı Kamenita Vrata karşınıza çıkıyor. Bir efsaneye göre
1731’de çıkan büyük yangından o zamanlar
ahşap olan kapı tamemen yanmış ve yangından tek etkilenmeyen meçhul bir sanatçının
yaptığı Bakire Meryem ve Çocuk resmi olmuş. Bu nedenle bu taş kapı ibadet
yerine dönmüş, mumlar yakılıyor, dua ediliyor.
Bu kapının ardından yukarı doğru yürüdüğünüzde atari
oyunundan fırlamış gibi görünen St.Mark Kilisesi’ne çıkıyorsunuz. Rengarenk çatısında piksel piksel görünen
kiremitler çok eğlenceli. Etrafında bulunan başkanlık sarayı, parlemento
binaları ve müzeler, atölyeler görülesi yerler.
Biraz ilerlediğinizde
benim çok merak ettiğim Museum
Of Broken Relationships (Kırık Kalpler Müzesi ) karşınıza çıkıyor.
Müzenin
kurucuları, kötü giden ilişkisi yüzünden yerlerde sürünen bir arkadaşlarını
teselli ederken bu fikri bulmuş ve bir
sanat projesi olarak başlamış. Dünyanın her yerinden insanlar biten
ilişkileriyle ilgili bir objeyi ve hikayesini bağışlamış. Sevgili veya eşinin
dışında, annesiyle, evcil hayvanıyla , arabasıyla vs. ilgili hikayeler
anlatanlar da var. Çok saçma gelen hikayelerin yanı sıra gözlerinizi dolduracak
hikayeler ve objeler de mevcut. (Daha detaylı bilgiyi www.brokenships.com
adresinden bulabilirsiniz).
Minik bir hediyelik eşya dükkanı ve Cafesi var. Ben
buradan bu silgileri almayı seçtim J
Müzeden çıkıp ilerlediğinizde Lotrscak Kulesi’ne ulaşıyorsunuz. Kule 13. Yüzyılda güney surlarını korumak için yapılmış. Ufak bir ücret karşılığı yukarı çıkılıyor. Geleneksel olarak kuleden her öğlen top atışı yapılıyor. Efsaneye göre Türkler şehri kuşatmaya geldiklerinde buradan atılan bir top yakınlarda bir horoza isabet ederek paramparça ediyor ve Türkler’in moralini bozarak şehri almalarını engelliyor. Daha mantıklı gelen gerekçe ise kiliselerin çanlarını senkronize etmek için atılıyor olması. Hikayesi yüzünden kuleye çıkmadık J
Kulenin hemen dibinde füniküler var ve sizi yine meydanın önünden geçen Ilica Caddesine indiriyor.
Yürümeyi tercih ederseniz
yolun bir tarafında şehri tepeden görebileceğiniz bir alan var. Kenardaki
demirlere çifler gelip isimlerinin yazılı olduğu kilitler asmış, Türk isimleri
de vardı.
Yolun diğer tarafında ise bu güzel park mevcut.
Konservatuara yakın olduğundan kulağınıza gelen güzel müzikler eşliğinde parkta
dinlenebilirsiniz. Biz Dolac pazarından aldığımız meyvelerimizi burada yemeyi tercih ettik.
Zagreb’de görülecek yerler arasında Mirogoj Mezarlığından
bahsetmeden geçmek olmaz. Tatilde mezarlığa mı gittin demeyin, insan hem hayran
oluyor, hem de kendi ülkemizdeki durum için çok üzülüyor. Eskiden bir saray
olan bölgeyi sahibi öldükten sonra halk almış ve mezarlık yapmış. İnanılmaz
bakımlı, temiz. Bizim mezarlıklarımızda ektiğimiz çiçekler bile çalınırken,
burada kristal, gümüş vazoların içinde çiçekler son yaprağı düşene kadar
kalıyor. Medeniyet, insana saygı diyorum ve susuyorum.
UNESCO Kültür Mirasları listesinde yer alan muhteşem Plitvice Gölleri, kendimi bir masalın içinde hissettiren Rastoke köyü ve Zagreb’in ortasında bir cennet olan Maksimir Parkı ve Hayvanat Bahçesi için bir sonraki yazımı bekleyin lütfen !
Çok.. çok güzel... Bu arada, zaten içimde kıpırdayan gezi aşkım tavan yaptı. Bizim ufaklık biraz daha büyüsün diyorduk, bu sefer de kış geldi. Neyse, yaza biz de başlarız umarım yurtdışı seyahatlerimize kaldığımız yerden.
YanıtlaSilDiğer yazılarını da merakla bekliyorum, sevgiler...
çok tşk. ederim. Gönül rahatlığıyla gidip görün diyebileceğim bir yer. Ama baharda şahane olur, çünkü doğal güzellikleri müthiş, bir sonraki yazımda detaylar olacak. sevgiler :)
SilHer şey ortaçağdaymış gibi, el değmemiş sanki, ne kadar güzel ya tarihlerini böyle güzel korumaları!
YanıtlaSilPazardaki meyveler bana inanılmaz cazip geldi<3 tek şehir turu muydu? bir de kaç gündü acaba? dalmaçya kıyıları yoktu sanırım?
Tek şehirdi. Pronto tur'la gittik. 3 gece 4 günlük bir tur. Yakın çevresindeki kasabalara gidince tek şehir ancak yetti zaten. Ama Dalmaçya kıyıları da aklımda , gitmeye çalışacağım.
SilVovv Süperrr :)))benimdeee gidesim var
YanıtlaSilcnm, görmeni çok isterim, öpüyorum :)
SilÇok güzel yazmışsın bebişim..keyifle okudum..Gezi listeme burayı da dahil edeceğim, sevgiler....
YanıtlaSiltşk. ederim Demotiiim :) öpüyorum çok
Sil2010'da Saraybosna-Mostar-Dubrovnik-Split ve bilimum Dalmaçya kıyısındaki adaları gezmiştik, turu önce Zagreb'ten mi başlatsak diye düşünüp sonra madem güneye inmek amacımız Bosna'da da arkadaşım var onu görmüş olurum diyerekten vazgeçmiştik. Bitli turist misali sırt çantamızla envai çeşit ulaşım aracını kullanarak oradan oraya dolanmıştık :)
YanıtlaSilZagreb'i görmem gerektiğini bir kere daha anladım, eh bir bitli turist turu da oraya düzenlemek lazım şimdi, o kadar güzel anlaştmışsın ki! Devamını okumak için sabırsızlanıyorum :)
PS: Götür beni gittiğin yere diye de mesajımı vereyim, ben de daha çok daha çok gezmek istiyorum :'(
en güzeli bitli turist modunda dolaşmak zaten :) çok beğeneceğinden eminim canımcım ..
SilSondan ikinci fotoğrafın ömür boyu bakmak isteyeceğim bir manzara ne kadar güzel huzur veren bir yer
YanıtlaSilbu koşturmaca içinde insan nasıl özlüyor böyle sakin yerleri değil mi? sevgiler :)
SilÖyle ayrıntılı ve güzel anlatmışsın ki gitmiş kadar oldum ;)
YanıtlaSilteşekkür ederim, beğenmene çok sevindim, sevgiler :)
SilNe kadar güzel bir yermiş :) siz de çok güzel fotoğraflayıp anlatmışsınız gidesim geldi :)) teşekkürler :)
YanıtlaSilçok sevindim beğenmenize, tşk. ederim, sevgiler :)
Silçok sevindim beğenmenize, tşk. ederim, sevgiler :)
SilNe kadar güzel yerler var. Aklıma yattı ilerleyen yıllarda gidip görmek istediğim yerler arasına ekledim :)
YanıtlaSilevet, pek duyulmamış harika yerler var. İnşallah gitme imkanı bulursunuz, beğeneceğinizden eminim :) sevgiler
SilOyle guzel yazmisiniz ki; inanin gitmis kadar oldum.. sevgiler..
YanıtlaSilbeğenmenize çok sevindim, seyahati çok seviyorum, yazılarını yazmayı ayrıca çok seviyorum. Sevgiler :)
Sil